Çin’in toplama kampına attığı Uygur Türkü çiftten kötü haber!

Çin yönetiminin sözde yasa dışı dini faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle toplama kampına attığı Uygur Türkü yaşlı çiftin, Çinli polisler tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı.

Çin hükumeti, Doğu Türkistan’daki soykırım ve asimilasyon politikasını aralıksız sürdürüyor. Doğu Türkistan’da inşa edilen Çin toplama kamplarında, Birleşmiş Milletlerin elde ettiği resmi rakamlarla 3 milyondan fazla Doğu Türkistanlı Müslüman Türk tutuluyor.

YAŞLI UYGUR TÜRKÜ ÇİFT TOPLAMA KAMPINDA ÖLDÜRÜLDÜ

70 yaşındaki Haci Ahun ve 60 yaşlarındaki eşi Mehpiremhan, sözde yasa dışı dini faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle 2019 senesinde Doğu Türkistan’ın tarihi şehri Kaşgar’a bağlı Maralbişi ilçesindeki Tumşuk toplama kampına atıldı. Uygur Türkü aktivistler, haklarında, “yasa dışı dini faaliyetlere” dahil olma ve aile bireylerine dini ders verme suçlamasıyla iki Uygur Türkü çifte 10 yıl hapis cezası verildiğini bildirdi.

TOPLAMA KAMPINDAKİ TÜRKLER YOK EDİLİYOR

Bölgeden edinilen bilgilere göre, Tumşuk toplama kampına atılan Uygur Türkü çiftin, 2023 yılı Ramazan ayının ortalarında işkenceye dayanamayıp vefat ettiği öğrenildi. Ayrıca, Tumşuk toplama kampındaki Uygur Türklerinin yapılan işkence ve deneylere dayanamayıp hastalandığı veya vefat ettiği ortaya çıktı.

DOĞU TÜRKİSTAN’DA BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR!

Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk soykırıma uğradı ve bugün halen uğramaya devam ediyor.

Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler, bu baskının kurbanı oluyor. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise Çin Komünist Partisi, kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında, milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor.

ÇİN’İN TOPLAMA KAMPLARI

Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir.

Tanıkların ifadelerine göre tutuklular, işkenceya uğruyor, sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara, ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. İnsanlar, burada tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor, kadınlar toplu tecavüze uğruyor.

GENÇ NÜFUS KAMPLARDA YOK EDİLİYOR!

Milyonlarca genç, Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Doğu Türkistan’da bir çoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kamplarda, kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor ve genç kadınlar da Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya, Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyorlar.

TÜRK VE İSLAM DEĞERLERİ AYAKLAR ALTINDA!

Doğu Türkistan’da milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor, Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk-İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.

“Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.